BÜTÇE İÇERİSİNDE SAĞLIĞA AYRILAN PAYIN ARTIRILMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ

BÜTÇE İÇERİSİNDE SAĞLIĞA AYRILAN PAYIN ARTIRILMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ

Bilindiği gibi TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri devam etmektedir. 09 Kasım Perşembe günü görüşülecek Sağlık Bakanlığı bütçesi öncesinde, bütçede sağlığa ve ilaca ayrılan payın artırılmasını ve halk sağlığını korumada “güçlendirilmiş eczacı iş gücü modelini” öneren; T.C. Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu, T.C. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı, T.C. Sağlık Bakanlığı, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, T.C. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı ve T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yazılı olarak ilettiğimiz çağrı metnimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz:

Tüm dünyada, sağlık harcamalarının ülke ekonomileri üzerindeki giderek ağırlaşan baskısı, “sürdürülebilirlik” sorununu daha fazla hissedilir hale getirmektedir.

Doğuştan beklenen yaşam süresinin artması, yaşlanan nüfus, iklim değişiklikleri, ortaya çıkan yeni hastalıklar ve salgınlar, bulaşıcı olmayan hastalıkların prevalansındaki artış, hareketsiz/sağlıksız yaşam gibi hastalık risk faktörleri gibi nedenler sağlık hizmetlerine olan ihtiyacı ve dolayısı ile sağlık-ilaç harcamalarında ciddi artışları beraberinde getirmektedir.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) göre, sağlık harcamaları tüm Avrupa ülkelerinde artarken bu artış genellikle ekonomik büyümeden daha hızlı gerçekleşmektedir. Bu ise, ülkelerin Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içerisinde sağlığa her geçen yıl daha da artan bir pay ayırmalarına yol açmaktadır.

OECD 2021 verilerine göre toplam cari sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı OECD ülkelerinde ortalama %9,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Ülkemiz OECD ülkeleri içerisinde % 4,6’lık bir oranla Gayri Safi Yurtiçi Hasılada sağlık için ayrılan payın en düşük olduğu ülke konumundadır. Aynı şekilde gerek tedavide gerekse sağlığın korunmasında sağlık sisteminin olmazsa olmaz bir unsuru olarak tanımlayacağımız ilaçlara ilişkin GSYH içerisinde ilaca ayrılan pay OECD ülkelerinde ortalaması %1,8 olarak gerçekleşmişken, Türkiye %0,84’lik bir pay ile yine ortalamanın en alt sıralarında kendine yer bulmaktadır. Dolayısı ile ülkemizde GSYH içerisinde sağlığa ayrılan bütçe ve bu bütçe içerisinde ilacın aldığı oran OECD ve Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça yetersiz bir düzeyde olduğu görülmektedir.

Bu durum;

- Geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlarda kısıtlamalara gidilmesi,

- Hastaların tedavileri için gerekli ilaçlara erişebilmeleri için kendi bütçelerinden ödedikleri ek ücretlerin her geçen gün daha da artması,

- Her geçen gün daha da artan ilaç yoklukları ve ilaçlara kısıtlı erişim sıkıntıları

- Yeni keşif - yeni nesil ilaçların ülkemizde erişime açılamaması ve hastaların yeni tedavi olanaklarından faydalanamamaları

- Hastaların tedavilerinin hızlı ve eksiksiz biçimde sağlanabilmesi,

- Yarım kalan tedaviler nedeni ile oluşan yeni komplikasyonların hasta güvenliğini ve sağlık bütçelerini daha fazla tehdit etmesi

şeklinde özetlenebilecek pek çok istenmeyen sonucu da zincirleme bir şekilde beraberinde getirmektedir.

Türk Eczacıları Birliğimizin görev ve sorumlulukları içerisinde yer alan halk sağlığını koruma, halk sağlığı ve eczacılık mesleği ile ilgili konularda ilgili resmi makamlarla işbirliği yaparak bu makamların yardımını temine çalışma yükümlülüğümüz ve "TOPLUMA, ECZACIYA, KAMUYA İLAÇ OLMAK" şeklinde tanımladığımız Birlik vizyonumuzun bir gereği olarak aşağıdaki hususları bilgi ve değerlendirmelerinize arz etmek istiyoruz:

  • Hastaların tedavileri için ihtiyaç duydukları ilaçlara erişimi, hastaların ödenmek durumunda kaldığı ek tedavi maliyetlerinin azaltılması, zamanında ve doğru müdahalelerle hastalıkların tedavisi ve olası ek komplikasyonların engellemesi adına Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisinde sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık bütçesi içerisinde ilaca uygun oranlarda pay ayrılması zaruridir.
  • Teşhis ve tedavi edici sağlık hizmetlerini merkeze alarak koruyucu sağlık hizmetlerini ikinci aşamada ele alan sağlık sistemlerinde ihtiyaç duyulan sağlık ve ilaç bütçelerindeki artış çok daha yüksek oranlarda gerçekleşmektedir.
  • Toplumun kalbinde yer alan ve kılcal damarlar gibi ülkemizin dört bir yanında hizmet sunan birinci basamak sağlık hizmet noktası eczanelerimizde Meslektaşlarımız toplumla olan yakın iletişimleri ve sahip oldukları gerçek dünya verileri ile sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi, hastalıkların daha baş göstermeden doğru bilgi, doğru davranış değişiklikleri ve doğru koruyucu sağlık destekleri ile engellenmesi, salgınların erken tespiti ve doğru yönetimi, aşı uygulamaları ile bağışıklama oranlarının artırılması gibi daha pek alanda koruyucu sağlık hizmetlerine daha fazla katkı sunma potansiyeline sahip sağlık çalışanlarıdır.
  • İlan edilen, 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ve Orta Vadeli Program (2024-2026) içerisinde yer verilen akılcı ilaç kullanımına ilişkin hedef ve politikalara da katkı sunacak şekilde gerek toplum eczanelerinde gerekse evde bakım sağlık hizmet ekipleri içerisinde Eczacılarca sunulacak İlaç Kullanımı İnceleme Hizmeti ve Kronik Hastalık Takibi Hizmeti gibi gelişmiş eczacılık hizmetleri ile hem hastaların ilaç tedavilerinden sağladıkları faydanın en üst düzeye çıkartılarak ilaç kullanımı kaynaklı risklerin en aza indirilmesi hem de kamu kaynaklarının etkin kullanımı adına sağlık sistemimize önemli katkılar sunabiliriz.
  • İlaç üretiminde dışa bağımlı, ithalat odaklı yapılara sahip olan sağlık sistemlerinde yine ilaç harcamalarının çok daha yüksek boyutlarda seyrettiğinden hareketle Eczacı Sağlık İşgücünün ilaç üretimi ve geliştirilmesi noktasında daha yetkin ve daha etkin şekilde konumlandırılmasına imkan sağlayacak strateji ve politikaların hayata geçirilmesi ülkemizin sağlıklı gelecek hedefine katkı sunacak önemli bir gelişim potansiyeli içermektedir.

Bu bağlamda eczane laboratuvarlarında Meslektaşlarımızca üretilerek yararlanıma açılabilecek ilaç ve sağlık destek ürünleri önemli bir gelişim alanı olarak beklemektedir. Öte yandan ihtiyacın çok daha üstünde ve gerekli altyapı ve eğitim kadrosundan yoksun olarak açılan Eczacılık Fakültelerinin yapılacak değerlendirme çalışmalarının ardından İlaç Arge Merkezlerine ve/veya temel eczacılık eğitiminin ötesinde biyoteknoloji, nanoteknoloji, farmakogenetik, geriyatri, pediyatri, psikiyatri, farmakoantropoloji, kalite uzmanlığı gibi yeni uzmanlaşma alanları ile ülkemizi güçlendirecek ileri eczacılık uygulamalarına ilişkin Eğitim Kurumları haline getirilmesi ‘Sağlıklı Gelecek’ hedefimize bir yatırım olarak değerlendirilebilir.

Hastaların bakım kalitesi ve güvenliğini sağlama, halk sağlığını iyileştirme, ilaçlara ve sağlık hizmetlerine erişimi garanti etme ve sağlık sistemlerinin gelecekteki sürdürülebilirliğine katkıda bulunma rolleri ile güçlenmiş ve hizmet ettikleri toplumu da güçlendiren bir eczacı işgücü modelini açığa çıkartma hedefimizle söz konusun alanlarda yürütülecek her türlü çalışma için Birliğimizin, Bölge Eczacı Odalarımızın ve ülkemizde farklı uygulama alanlarında hizmet sunan 49 bini aşkın meslektaşımızın sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu saygılarımızla arz ederiz.

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ